Sweet [Adjective] İngilizce örnek cümle

Sweet sesli dinle

sweet (n)

şekerleme

After finishing our food, we ordered coffee and sweets.

Yemeğimizi bitirdikten sonra kahve ve tatlı sipariş ettik.

eat sweet : tatlı yemek

sweet jar : tatlı kavanozu

sweet (adj)

şekerli

hoş

Bu kelimeler; karşısındaki düşünen, düşünceli, iyiliksever anlamında kullanılabilir.

kind (adj) : nazik
considerate (adj) : düşünceli
thoughtful (adj) : düşünceli
sweet (adj) : tatlı, sevimli
good (adj) : iyi
generous (adj) : cömert
benign (adj) : iyi huylu, nazik
benevolent (adj) : iyiliksever

awfully sweet : son derece tatlı

slightly sweet : biraz tatlı

terribly sweet : çok hoş

extremely sweet : son derece tatlı/hoş

sweet enough : yeterince tatlı

sweet food : tatlı yiyecek

sweet potato : tatlı patates

sweet spot : en etkili nokta

make sth sweet : bir şeyi tatlı yapmak