Yükleniyor...
remzihoca online dersler

Face ne demek?

Face ne demek? Face ne anlama gelir? Face İngilizce örnek cümle. Face eş anlamlıları.

    face (v)

    yüzleşmek

    karşılaşmak, karşı karşıya kalmak, kabul etmek

    Face (v) ingilizce örnek cümle

    China is faced with a new kind of disease.

    Çin yeni bir hastalık türü ile karşı karşıya.

    Puberty is always a difficult period of life since teenagers are facing many changes.

    Gençler birçok değişiklikle karşı karşıya kaldığından ergenlik çağı her zaman hayatın zor bir dönemidir.

    ...ya dönük olmak

    bakmak

    Face (v) ingilizce örnek cümle

    My room faces towards south, so it is warmer than the other room.

    Odam güneye bakıyor, bu yüzden diğer odadan daha sıcak.

    Face (v) Eş anlamlıları

    Bu kelimeler, bir şeyin varlığını kabul etmek ve onunla yüzleşmek anlamında kullanılabilir.
    accept (v) : kabul etmek
    face (v) : yüzleşmek, ...ya dönük olmak
    come to terms (pv) : ...yı kabullenmek
    face up to (pv) : kabullenmek


    Face (n) Collocations

    challenge may face : engelle karşılaşılabilir
    country may face : ülke yüz yüze gelebilir
    danger may face : tehlikeyle yüz yüze gelinebilir
    dilemma may face : ikilemle yüz yüze gelinebilir
    door may face : kapıyla kaşılaşılabilir
    62 Örnek daha
    flat may face : daire gözünden kaçabilir
    house may face : ev gözden kaçırılabilir
    immigrant may face : göçmen yüz yüze gelebilir
    industry may face : sanayi karşı karşıya kalabilir
    issue may face : konu etkileyebilir
    palm may face : avuç içi bakabilir
    peril may face : tehlikeyle yüz yüze olunabilir
    problem may face : sorunla yüz yüze gelinebilir
    room may face : oda gözden kaçırılabilir/yan yana olabilir
    task may face : görevle karşılaşılabilir
    wall may face : duvar bakabilir/görebilir
    window may face : pencere bakabilir
    face annihilation : yok olmayla yüz yüze gelmek
    face assault : saldırıyla karşı karşıya kalmak
    face backlash : tepki görmek/ ile karşılaşmak
    face bankruptcy : iflasla karşı karşıya olmak
    face catastrophe : felaketle yüzleşmek
    face challenge : engelle karşılaşmak
    face charge : suçlamayla karşı karşıya gelmek
    face competition : rekabetle karşı karşıya kalmak
    face consequence : ... sonuçla karşılaşmak
    face crisis : krizle karşı karşıya olmak
    face criticism : eleştiriyle karşılaşmak
    face danger : tehlikeyle karşılaşmak
    face deadline : son teslim tarihi ile karşı karşıya gelmek
    face death : ölümle yüzleşmek
    face decision : karar vermek
    face deficit : açıkla yüşleşmek
    face demand : taleple karşılaşmak
    face difficulty : zorlukla/güçlükle karşılaşmak
    face dilemma : çelişki yaşamak
    face disappointment : hayal kırıklığıyla karşı karşıya kalmak/karşılaşmak
    face disaster : felaketle yüzleşmek
    face discrimination : ayrımla karşılaşmak
    face extinction : yok olma ile yüzleşmek
    face fact : gerçekle yüzleşmek
    face famine : kıtlık yaşamak
    face fear : korkuyla yüzleşmek
    face future : geleceğe yönelmek
    face hardship : sıkıntılarla karşı karşıya kalmak
    face hazard : tehlikeyle karşılaşmak
    face issue : sorun ile karşılaşmak
    face limitation : sınırlamayla karşılaşmak
    face mankind : insanlıkla yüzleşmek
    face obstacle : engelle karşı karşıya kalmak
    face prejudice : önyargı ile yüzleşmek
    face pressure : baskı ile karşılaşmak
    to be faced with a problem : bir sorunla karşılaşmak
    face prospect : olasılıkla yüzleşmek
    face punishment : ceza ile yüzleşmek
    face question : soruyla karşı karşıya kalmak
    face revolt : isyan ile karşı karşıya gelmek
    face setback : engelle karşılaşmak
    face shortage : kıtlık yaşamak
    face situation : durumla yüzleşmek
    face struggle : yüz mücadelesi
    face task : görevle karşı karşıya kalmak
    face threat : tehditle karşı karşıya olmak
    face tragedy : trajediyle karşılaşmak
    face uncertainty : belirsizlikle karşılaşmak
    face unemployment : yüz işsizlik
    face a problem : bir sorunla karşılaşmak
    Daha az gör

    Face (n) Preposition Kullanımları

    to be faced with : ... ile karşı karşıya gelmek
    face (n)

    yüz

    çehre, surat, sima

    Face (n) ingilizce örnek cümle

    A person will have the face of an angel when borrowing something, but the face of the devil when returning it.

    Bir kişi bir şey ödünç alırken bir meleğin yüzüne, ancak geri verirken şeytanın yüzüne sahip olacaktır.

    I can tell from your face that it's not good news.

    Yüzünüzden bunun iyi bir haber olmadığını söyleyebilirim.

    cephe

    yüz, yüzey

    Face (n) ingilizce örnek cümle

    We can see the north face of the mountain from our house.

    Evimizden dağın kuzey cephesini görebiliyoruz.

    Face (n) Collocations

    face may appear : yüz görülebilir
    face may beam : yüz ışık saçabilir
    face may betray : yüz ele verebilir
    face may brighten : yüz parlayabilir
    face may burn : yüz yanabilir
    52 Örnek daha
    face may cloud : yüz düşebilir/buruşabilir
    face may contort : yüz hatalı olabilir
    face may crease : yüz kırışabilir
    face may crumple : yüz düşebilir
    face may darken : yüz kararabilir
    face may drop : yüz düşebilir
    face may fall : yüz düşebilir
    face may flame : yüz kızarabilir
    face may glow : yüz parlayabilir
    face may grow : yüz değişebilir
    face may harden : yüz sertleşebilir
    face may look : yüz görülebilir
    face may pale : yüz rengi solabilir
    face may peer : yüz dikkatle bakabilir
    face may pucker : yüz buruşturulabilir
    face may redden : yüz kızarabilir
    face may reveal : yüz açığa vurabilir
    face may set : yüz çökebilir
    face may show : yüz renk verebilir
    face may smile : yüz gülümseyebilir
    face may soften : yüz yumuşayabilir
    face may stare : yüz bakabilir
    face may tighten : yüz buruşturulabilir
    face may turn : yüz dönebilir
    face may twist : yüz bükülebilir
    bury face : yüzünü örtmek
    have face : yüzleşmek
    make face : surat asmak
    angry face : kızgın yüz
    anxious face : endişeli yüz
    cheerful face : neşeli yüz
    concerned face : endişeli yüz
    human face : insan yüzü
    north face : kuzey yüzü
    pale face : soluk yüz
    plump face : tombul yüz
    red face : kırmızı surat
    smiling face : güler yüz
    surprised face : şaşırmış yüz
    terrible face : berbat/ çok kötü yüz
    unacceptable face : kabul edilemez taraf/yön
    unshaven face : tıraşsız yüz
    fresh face : yeni yüz
    familiar face : tanıdık yüz
    friendly face : dost canlısı yüz
    grinning face : sırıtan yüz
    acceptable face : kabul edilebilir taraf/yön
    acceptable face of sth : bir şeyin kabul edilebilir tarafı/yönü
    unacceptable face of sth : bir şeyin kabul edilemez tarafı/yönü
    bury one's face in the pillow : yüzünü yastığa gömmek
    save face : itibarını kurtarmak, korumak
    face veil : peçe
    Daha az gör

    Face (n) Preposition Kullanımları

    on sb's face : birinin yüzünde