Impair [Verb] İngilizce örnek cümle

Impair sesli dinle

impair (v)

zayıflatmak, zedelemek, zarar vermek

A recurring eye infection has impaired his eyesight.

Tekrarlayan bir göz enfeksiyonu görme yetisini bozmuştur.

Drinking alcohol will impair your driving abilities.

Alkol almak sürüş yeteneklerinizi zayıflatacaktır.

The injury was so serious that it impaired his health permanently.

Yaralanma o kadar ciddiydi ki sağlığını temelli bozdu.

Bu kelimeler; bir şeye hasar, zarar vermek anlamında kullanılabilir.

damage (v) : hasar vermek
hurt (v) : incitmek
harm (v) : zarar vermek
impair (v) : bozmak
compromise (v) : anlaşmaya varmak, ödün vermek

impair ability : yeteneği zayıflatmak

impair circulation : dolaşıma zarar vermek

impair effectiveness : etkinliği zayıflatmak

impair hearing : işitmeye zarar vermek

impair immunity : bağışıklığı bozmak

impair judgement : hükmü bozmak

impair mobility : harekete zarar vermek

impair performance : performansı bozmak

impair quality : kaliteyi bozmak

impair vision : öngörüyü bozmak

impair dramatically : çarpıcı şekilde bozmak

impair greatly : büyük ölçüde bozmak

impair markedly : belirgin şekilde bozmak

impair mildly : hafifçe bozmak

impair permanently : kalıcı olarak bozmak

impair seriously : ciddi şekilde bozmak

impair severely : ciddi şekilde bozmak

impair significantly : önemli ölçüde zayıflatmak

impair substantially : önemli ölçüde bozmak