All of a sudden, the enemy bombs came down on us like rain.
Bir anda düşman bombaları yağmur gibi üzerimize yağdı.
Like any company, we've got to look ahead and plan for the future.
Her şirket gibi biz de ileriye bakmalı ve gelecek için plan yapmalıyız.
The characters in Chinese writing look like small pictures.
Çin yazısındaki karakterler küçük resimlere benziyor.
A motel is like a hotel only much smaller and is used mostly by people traveling by automobile.
Bir motel sadece çok daha küçük bir otel gibidir ve çoğunlukla otomobille seyahat eden insanlar tarafından kullanılır.
Like a computer, your brain processes, stores and uses information.
Bilgisayar gibi, beyniniz bilgileri işler, depolar ve kullanır.
This fruit looks like a lemon, but is not as sour.
Bu meyve bir limon gibi görünüyor, ancak ekşi değil.
Medium size stars are yellow, like the Sun.
Orta boy yıldızlar, Güneş gibi sarıdır.
Cancer and its treatments, like chemotherapy, can weaken your immune system.
Kanser ve kemoterapi gibi tedavileri bağışıklık sisteminizi zayıflatabilir.
Did you start to learn the piano when you were three, like Mozart?
Mozart gibi piyano öğrenmeye üç yaşında mı başladın?
The development of nanotools could help in situations like operations or surgeries.
Nanotoollerin gelişimi ameliyatlar veya ameliyatlar gibi durumlarda yardımcı olabilir.
Walking alone is what he likes the most.
Yalnız yürümek en çok sevdiği şey.
Every now and again I like to have hot and spicy food.
Ara sıra acı ve baharatlı yemek yemeyi severim.
Most people like walking in the woods or countryside.
Çoğu insan ormanda veya kırsal yerlerde yürümeyi sever.
Dalmatian likes to play in the water and it is very good swimmer.
Dalmaçya köpeği suda oynamayı sever ve çok iyi bir yüzücüdür.
He likes vegetables, especially cabbage.
Sebzeleri, özellikle lahanayı sever.