Peculiar [Adjective] İngilizce örnek cümle

Peculiar sesli dinle

peculiar (adj)

acayip, olağandışı, garip

The old woman's eyes were very peculiar; they seemed to look everywhere at once while actually seeing nothing at all.

Yaşlı kadının gözleri çok tuhaftı; aslında hiçbir şey görmezken aynı anda her yere bakıyor gibiydiler.

mahsus

This bird is peculiar to the Amazon forest.

Bu kuş Amazon ormanına özgüdür.

Bu kelimeler; normal, olağan halinden farklı olan anlamındadır.

abnormal (adj) : anormal
strange (adj) : tuhaf, yabancı
extraordinary (adj) : olağanüstü
weird (adj) : tuhaf
peculiar (adj) : tuhaf, özgü
aberrant (adj) : sapkın
deviant (adj) : sapkın
divergent (adj) : aykırı
untypical (adj) : tipik olmayan

slightly peculiar : biraz tuhaf

peculiar feature : hususi özellik

peculiar phenomenon : tuhaf fenomen

regard peculiar : tuhaf görmek

peculiar to : ...ya özgü