You look tired; you should have a rest.
Yorgun görünüyorsun; dinlenmelisin.
The rest of its citizens are nomadic herders.
Vatandaşlarının geri kalanı göçebe çobanlardır.
North Korea is isolated technologically from the rest of the world.
Kuzey Kore, teknolojik olarak dünyanın geri kalanından soyutlanmıştır.
He decided to devote the rest of his life to scientific investigation.
Hayatının geri kalanını bilimsel araştırmalara adamaya karar verdi.
I haven't yet met anyone I'd want to spend the rest of my life with.
Hayatımın geri kalanını geçirmek istediğim biriyle henüz tanışmadım.