Yükleniyor...
remzihoca online dersler

Working ne demek?

Working ne demek? Working ne anlama gelir? Working İngilizce örnek cümle. Working eş anlamlıları.

    work (v)

    çalışmak

    çalıştırmak, işlemek, uğraşmak

    Working (v) ingilizce örnek cümle

    Many people brought back to Rome to work as servants or on farms.

    Birçok insan hizmetçi olarak veya çiftliklerde çalışmak üzere Roma'ya geri getirildi.

    We work to get money.

    Para kazanmak için çalışıyoruz.

    Working under pressure to meet a deadline had a motivating effect.

    İşi zamanında bitirmek için baskı altında çalışmanın motive edici bir etkisi vardı.

    işe yaramak

    işlemek, çalışmak, yürümek

    Working (v) ingilizce örnek cümle

    The new treatment for influenza doesn't appear to work.

    Grip için yeni tedavi işe yaramıyor gibi görünüyor.

    Working (v) Eş anlamlıları

    Bu kelimeler, bir makinenin, sistemin çalışması anlamında kullanılabilir.
    work (v) : çalışmak, işe yaramak
    function (v) : çalışmak
    operate (v) : işletmek, ameliyat yapmak
    run (v) : koşmak, yönetmek, akmak, sefer yapmak, çalıştırmak


    Working (adj) Collocations

    anaesthetic may work : anestezi işe yarayabilir
    approach may work : yaklaşım ileyebilir
    artist may work : sanatçı başarılı olabilir
    brain may work : beyin çalışabilir
    brake may work : fren çalışabilir
    83 Örnek daha
    computer may work : bilgisayar çalışabilir
    cure may work : tedavi işe yarayabilir
    device may work : cihaz çalışabilir
    diplomacy may work : diplomasi iyi sonuç verebilir
    effort may work : girişim başarılı olabilir
    employee may work : çalışan çalışabilir
    equipment may work : ekipman işe yarayabilir
    evolution may work : evrim işleyebilir
    experiment may work : deney başarılı olabilir
    flash may work : (flaş) ışık çalışabilir
    heating may work : ısıtma çalışabilir
    idea may work : fikir işe yarayabilir
    imagination may work : hayal gücü işe yarayabilir
    immigrant may work : göçmen çalışabilir
    labourer may work : işçi çalışabilir
    link may work : bağlantı çalışabilir
    lung may work : akciğer çalışabilir
    machine may work : makine çalışabilir
    magic may work : sihir işe yarayabilir
    mechanism may work : mekanizma çalışabilir
    metaphor may work : mecaz işe yarayabilir
    method may work : yöntem işe yarayabilir
    mind may work : zihin çalışabilir
    motor may work : motor çalışabilir
    muscle may work : kas çalışabilir
    plan may work : plan işe yarayabilir
    ploy may work : taktik işe yarayabilir
    printer may work : yazıcı çalışabilir
    process may work : süreç işleyebilir
    relationship may work : ilişki düzelebilir
    remedy may work : çare işe yarayabilir
    scheme may work : plan işe yarayabilir
    scientist may work : bilim insanı çalışabilir
    sculptor may work : heykeltıraş çalışabilir
    servant may work : hizmetçi işe yarayabilir
    staff may work : personel çalışabilir
    strategy may work : strateji işe yarayabilir
    system may work : sistem çalışabilir
    tactic may work : taktik işe yarayabilir
    technique may work : teknik işe yarayabilir
    thing may work : şey çalışabilir
    tractor may work : traktör çalışabilir
    traffic light may work : trafik ışığı çalışabilir
    trainee may work : stajyer çalışabilir
    trick may work : hile işe yarayabilir
    volunteer may work : gönüllü çalışabilir
    watch may work : saat çalışabilir
    worker may work : işçi çalışabilir
    work field : sahada çalışmak
    work a job : bir iş yapmak
    work overtime : fazla mesai yapmak
    work shift : vardiyalı çalışmak
    work actively : etkin bir şekilde çalışmak
    work brilliantly : zekice çalışmak
    work busily : yoğun bir şekilde çalışmak
    work collaboratively : birlikte (iş birliği içinde) çalışmak
    work correctly : doğru çalışmak
    work diligently : gayretle çalışmak
    work directly : doğrudan çalışmak
    work effectively : verimli/etkin çalışmak
    work efficiently : verimli bir şekilde çalışmak
    work fine : iyi çalışmak
    work full-time : tam zamanlı çalış
    work hard : çok çalışmak
    work harmoniously : uyumlu çalışmak
    work illegally : yasa dışı olarak çalışmak
    work independently : bağımsız olarak çalışmamak
    work part-time : yarı zamanlı çalışmak
    work perfectly : mükemmel çalışmak
    work primarily : öncelikli olarak çalışmak
    work properly : düzgün çalışmak
    work quickly : hızlıca çalışmak
    work slowly : yavaş çalışmak
    work steadily : sürekli çalışmak
    work well : iyi bir şekilde işlemek, işe yaramak
    work wonderfully : harika çalış
    working accident : iş kazası
    work jointly : müşterek çalışmak
    work as a teacher : öğretmen olarak çalışmak
    work badly : çok çalışmak
    work together : birlikte çalışmak
    work against the clock : zamana karşı çalışmak/yarışmak
    work reliably : güvenilir bir şekilde çalışmak
    Daha az gör

    Working (adj) Preposition Kullanımları

    work towards : ...ya yönelik çalışmak
    work as : ... olarak çalışmak
    work at : ...da çalışmak
    work with : ... ile çalışmak
    work on : ... üzerinde çalışmak
    1 Örnek daha
    work for : … için çalışmak
    Daha az gör
    working (adj)

    işle ilgili

    çalışmayla ilgili, mesai

    çalışan (kimse)

    Working (adj) Collocations

    working age : çalışma yaşı
    working capital : döner sermaye
    working class : işçi sınıfı
    working conditions : çalışma şartları
    working definition : çalışma tanımı
    13 Örnek daha
    working environment : çalışma ortamı
    working family : çalışan aile
    working hour : çalışma saati
    working life : iş hayatı
    working majority : yeterli çoğunluk
    working memory : işleyen bellek
    working paper : çalışma tebliği/kağıdı
    working parent : çalışan ebeveyn
    working people : çalışan insanlar
    working population : çalışan nüfus
    working week : çalışma haftası
    working woman : çalışan kadın
    working father : çalışan bana
    Daha az gör