Endure [Verb] İngilizce örnek cümle

Endure sesli dinle

endure (v)

katlanmak, tahammül etmek, göğüs germek

Thailand has already endured four years of turmoil.

Tayland zaten dört yıllık kargaşaya dayandı.

The patient has endured fighting against the cancer.

Hasta kansere karşı mücadele etmeye dayandı.

The prisoner endured years of physical and emotional torment at the hands of his captors.

Mahkum, kendisini tutsak edenlerin elinde yıllarca süren fiziksel ve duygusal eziyete katlandı.

Bu kelimeler; tahammül etmek, dayanmak anlamında kullanılabilir.

bear (v) : tahammül etmek, taşımak, doğurmak
put up with (pv) : katlanmak
tolerate (v) : katlanmak
stomach (v) : tahammül etmek
swallow (v) : yutmak, kabullenmek
endure (v) : dayanmak
reconcile oneself to (pv) : kabullenmek
abide (v) : katlanmak, ikamet etmek

endure abuse : hakarete tahammül etmek

endure hardship : sıkıntılara katlanmak

endure insult : hakarete katlanmak/tahammül etmek

endure stress : strese dayanmak

endure torment : eziyete katlanmak