Frustrating [Adjective] İngilizce örnek cümle

Frustrating sesli dinle

frustrate (v)

canını sıkmak, hayallerini suya düşürmek, boşa çıkarmak

Bu kelimeler; bir kişinin sinirini bozmak, onu sinir etmek anlamında kullanılabilir.

annoy (v) : sinirlendirmek
frustrate (v) : sinirlerini bozmak
irritate (v) : sinirlendirmek, tahriş etmek
get on one's nerves (v) : birinin sinirini bozmak
wind up (pv) : boylamak, tahliye etmek, bitirmek, sinir etmek
displease (v) : sinirlendirmek
exasperate (v) : kızdırmak

frustrate effort : girişime/ çabaya engel olmak

frustrating (adj)

moral bozucu, umut kırıcı, can sıkıcı

I think the most frustrating thing is the times I have had to wait in a long line to get the tickets.

Sanırım en sinir bozucu şey biletleri almak için uzun kuyruklarda beklemek zorunda kaldığım zamanlar.

Many callers have had frustrating experiences with customer service lines.

Arayanların çoğu, müşteri hizmetleri hatlarıyla sinir bozucu deneyimler yaşadı.

Bu kelimeler; birini kızdıran, sinir eden şeyleri anlatmak için kullanılabilir.

annoying (adj) : sinir bozucu
frustrating (adj) : sinir bozucu
irritating (adj) : sinir bozucu
tiresome (adj) : usandıran
infuriating (adj) : çileden çıkaran
maddening (adj) : sinirlendiren
galling (adj) : sinir bozucu
pesky (adj) : sinir bozucu

particularly frustrating : özellikle sinir bozucu

slightly frustrating : biraz sinir bozucu

terribly frustrating : korkunç derecede can sıkıcı

ultimately frustrating : sonunda sinir bozucu

extremely frustrating : son derece can sıkıcı

make sth frustrating : sth sinir bozucu hale getirmek

frustrating for : ... için sinir bozucu