Lock [Noun] İngilizce örnek cümle

Lock sesli dinle

lock (v)

kilit vurmak

You should have locked, or at least closed, all the doors.

Tüm kapıları kilitlemeliydin ya da en azından kapatmalıydın.

She always locks the door out of habit.

Her zaman alışkanlıktan kapıyı kilitler.

Bu kelimeler, kapatmak anlamında kullanılabilir.

close (v) : kapatmak
shut (v) : kapatmak
slam (v) : çarpmak
lock (v) : kilitlemek
close down (pv) : kepenk indirmek

eye may lock : göz kilitlenebilir

key may lock : anahtar kilitleyebilir

wheel may lock : tekerlek kilitlenebilir

lock door : kapıyı kilitlemek

lock drawer : çekmeceyi kilitlemek

lock jaw : çenesini sıkıca kapamak

be locked in jail : hapse tıkılmak

lock in : ... içine kilitlemek, sıkıştırmak

lock (n)

We'll have to pick the lock to get into the house.

Eve girmek için kilidi açmamız gerekecek.

break lock : kilidi kırmak

check lock : kilidi kontrol etmek

cheer lock : tezahürat kilidi

revealing lock : kilidi ortaya çıkarmak