Preceding [Adjective] İngilizce örnek cümle

Preceding sesli dinle

precede (v)

önden gitmek

Agricultural development simply must precede economic development.

Tarımsal kalkınma sadece ekonomik gelişmeden önce gelmelidir.

Lightning precedes thunder.

Yıldırım gök gürültüsünden önce gelir.

adjective may precede : Sıfat önce gelebilir

noun may precede : isim önce gelebilir

precede generally : genel olarak üstün olmak

preceding (adj)

önce gelen, önde gelen, -den önceki

Bu kelimeler; geçmiş, geçen, geride kalan, önceki anlamında kullanılabilir.

last (adj) : geçen, son
past (adj, n) : geçmiş
previous (adj) : önceki
preceding (adj) : önceki

preceding generation : önceki nesil

preceding section : önceki bölüm

immediately preceding : hemen önce gelen

preceding chapter : önceki bölüm

preceding discussion : önceki tartışma