Stimulating [Adjective] İngilizce örnek cümle

Stimulating sesli dinle

stimulate (v)

uyarmak, canlandırmak, heyecanlandırmak

Moderate exercise stimulates the circulation of blood.

Orta egzersiz kan dolaşımını uyarır.

The drugs stimulate the damaged tissue into repairing itself.

İlaçlar hasarlı dokuyu kendi kendini onarması için uyarır.

Falling interest rates have stimulated the automobile market.

Düşen faiz oranları otomobil pazarını canlandırdı.

We stimulated the plant's growth by adding water.

Su ekleyerek bitkinin büyümesini teşvik ettik.

stimulate activity : faaliyeti teşvik etmek/uyarmak

stimulate creativity : yaratıcılığı teşvik etmek

stimulate demand : talebi teşvik etmek/canlandırmak

stimulate desire : arzu uyandırmak

stimulate development : gelişmeyi teşvik etmek

stimulate economy : ekonomiyi canlandırmak

stimulate employment : istihdamı teşvik etmek

stimulate growth : büyümeyi arttırmak

stimulate innovation : yeniliği teşvik etmek

stimulate interest : ilgi uyandırmak

stimulate production : üretimi teşvik etmek

stimulate effectively : etkili bir şekilde uyarmak

stimulating (adj)

aydınlatıcı

Bu kelimeler, ilginç olduğu için dikkatinizi çeken şeyleri ifade etmek için kullanılır.

interesting (adj) : ilginç
fascinating (adj) : büyüleyici
compelling (adj) : heyecan verici, inandırıcı
absorbing (adj) : sürükleyici
gripping (adj) : sürükleyici
riveting (adj) : son derece ilginç
stimulating (adj) : uyarıcı
intriguing (adj) : ilgi çekici

extremely stimulating : son derece uyarıcı/tahrik edici