Superior [Adjective] İngilizce örnek cümle

Superior sesli dinle

superior (n)

üstün kimse

superior (adj)

daha yüksek

The former captain was superior to the present one.

Eski kaptan şimdikinden üstündü.

The new concert hall is acoustically far superior to the old one.

Yeni konser salonu akustik olarak eskisinden çok daha üstün.

The taste of fresh milk is superior to the pasteurized one.

Taze sütün tadı pastörize olandan daha iyidir.

Bu kelimeler, başka bir şeyden daha üstün olan şeyleri ya da kişileri anlatırken kullanılabilir.

better (adj, adv) : daha iyi (comparative of good)
superior (adj) : üstün
preferable (adj) : tercih edilebilir

Bu kelimeler, kalitesi yüksek olan şeyleri anlatmak için kullanılabilir.

quality (adj) : kaliteli
fine (adj) : iyi, ince
good (adj) : iyi
prime (adj) : başlıca, kaliteli
superior (adj) : üstün

infinitely superior : sonsuz üstün

slightly superior : biraz üstün

supposedly superior : güya üstün

vastly superior : çok üstün

far superior : çok üstün

distinctly superior : belirgin şekilde üstün

superior intellect : üstün zeka

superior skill : üstün beceri/yetenek

superior strength : daha üstün güç

make sth superior : üstün kılmak

superior performance : üstün gösteri/performans

superior in : ... bakımından üstün

superior to : ...dan üstün