Evident [Adjective] İngilizce örnek cümle

Evident sesli dinle

evident (adj)

belli, ortada, aşikâr, apaçık

It is evident from his behavior that he lies.

Davranışlarından yalan söylediği çok açık.

The evidence was clear and evident in the trial.

Duruşmada deliller açık ve ortadaydı.

Bu kelimeler; açık, net, anlaşılır anlamında kullanılabilir.

clear (adj) : net, açık (hava), saydam
obvious (adj) : bariz
apparent (adj) : aşikâr
evident (adj) : açık
explicit (adj) : açık, sakıncalı
unambiguous (adj) : anlamı açık
comprehensible (adj) : anlaşılır
lucid (adj) : kolay anlaşılır

abundantly evident : çok belirgin

already evident : zaten belli

clearly evident : açık bir biçimde belli

particularly evident : özellikle açık/belli

perfectly evident : gayet açık

readily evident : kolayca anlaşılan

especially evident : özellikle açık/belli

extremely evident : son derece belli

become evident : ortaya çıkmak

make sth evident : belirgin hale getirmek

evident in : kanıt

evident to : ...-e kanıt

evident from : ...den belli/aşikar