Yükleniyor...
remzihoca online dersler

Grounds ne demek?

Grounds ne demek? Grounds ne anlama gelir? Grounds İngilizce örnek cümle. Grounds eş anlamlıları.

    grounds (n)

    neden

    sebep, gerekçe, dayanak

    Ground (n) Eş anlamlıları

    Bu kelimeler; sebep, neden anlamında kullanılabilir.
    cause (n) : sebep, amaç
    reason (n) : neden, mantık
    grounds (n) : neden
    motive (n) : sebep
    motivation (n) : şevk, sebep
    justification (n) : gerekçe


    Ground (n) Preposition Kullanımları

    on grounds that : ...dığı için, ...den dolayı, çünkü
    on ... grounds : ... sebeplerle
    ground (v)

    kalkışı engellemek (uçak)

    kalkamamak, yere indirmek

    Ground (n) Collocations

    ground fleet : filo (gemi) karaya oturmak, filoyu (uçak) yere indirmek
    ground flight : uçuşu dayan(dır)mak
    ground helicopter : helikopter(i) uçurtmamak / inmek
    ground firmly : sıkıca dayan(dır)mak/temellenmek
    ground historically : tarihi açıdan temellendirmek / dayan(dır)mak
    5 Örnek daha
    ground religiously : dini olarak temellendirmek
    ground scientifically : bilimsel olarak dayan(dır)mak
    ground solidly : sağlamca temellen(dir)mek / dayanmak
    ground thoroughly : tamamen temellen(dir)mek / dayanmak
    ground well : iyi/ dikkatlice temellendirmek/ zeminlemek
    Daha az gör

    Ground (n) Preposition Kullanımları

    ground on : ...ya dayandırmak
    ground (n)

    zemin

    yer, taban, saha

    Ground (n) Collocations

    cover ground : mesafe almak, bir konuyu/çalışmayı/tartışmayı kapsamak, yeri kaplamak/örtmek
    enter ground : (kuşatan) bir yere girmek
    give ground : zemin hazırlamak, boyun eğmek
    have ground : temeli olmak
    hit the ground : yere düşmek/ vurmak
    77 Örnek daha
    kick ground : yeri tekmelemek, yere (ayak ile) vurmak
    leave ground : yeri bırakmak, temelden vazgeçmek
    litter ground : yeri/ zemini kirletmek
    paw ground : (pençesiyle / patisiyle) yeri tırmalamak, eşelemek
    pound ground : zemine vurmak
    reach ground : yere ulaşmak/varmak
    scan ground : zemini/alanı taramak
    shake ground : yeri / zemini sallamak
    strike ground : yere çarpmak/ vurmak
    touch ground : zemine/ yere dokunmak
    walk ground : etrafta yürümek
    away ground : deplasman oynanan saha
    barren ground : çorak toprak
    cold ground : soğuk / donuk zemin/ toprak
    common ground : ortak görüş
    damp ground : nemli toprak/zemin
    dangerous ground : tehlikeli alan/konu
    difficult ground : zor/ çetin zemin
    good ground : çok iyi/sağlam sebep/zemin
    hallowed ground : kutsal yer
    hard ground : sağlam zemin
    high ground : yüksek yer/ bölge
    holy ground : kutsal toprak
    home ground : ev zemini, önceki ilgi/konu/tartışma
    large ground : geniş etraf / çevre /saha
    legal ground : yasal zemin/sebep
    legitimate ground : meşru zemin
    low ground : alçak zeminli
    marshy ground : bataklık, bataklık arazi
    middle ground : ikisinin ortası
    moral ground : ahlaki zemin/sebep
    muddy ground : çamur yer / alan
    neutral ground : tarafsız zemin/alan
    old ground : eski yer/ alan
    open ground : açık alan/yer
    political ground : politik zemin
    reasonable ground : mantıklı sebep / gerekçe
    rocky ground : kayalık zemin
    rough ground : pürüzlü /taşlık zemin
    sacred ground : kutsal yer
    safe ground : güvenli alan
    sandy ground : kumlu zemin
    shaky ground : sağlam olmayan zemin
    snowy ground : karlı zemin
    soft ground : yumuşak zemin
    solid ground : sağlam zemin
    stony ground : taşlı zemin
    strong ground : sağlam/güçlü zemin
    sufficient ground : yeterli zemin
    surrounding ground : çevreleyen yer, etraf
    uneven ground : düz olmayan /engebeli zemin
    valid ground : geçerli temel
    wet ground : ıslak zemin
    dry ground : kuru zemin
    firm ground : sağlam zemin
    flat ground : düz arazi
    dusty ground : kuru / toz ile kaplı toprak
    frozen ground : donmuş toprak/ zemin
    ethical ground : ahlaki/ etik zemin
    fertile ground : verimli toprak/ yer
    economic ground : ekonomik sebep / zemin
    familiar ground : tanıdık zemin/yer/konu/tartışma
    extensive ground : geniş alan / yer
    snow-covered ground : karla kaplı zemin /yer
    level ground : yer seviyesi, düz arazi
    humanitarian ground : insani zemin/sebep
    fall to ground : yere düşmek/ yığılmak
    dumping ground : çöplük
    gain ground : ilerlemek | güç kazanmak
    lose ground : gerilemek, itibarını kaybetmek
    ground rules : temel kurallar
    ground floor : zemin kat
    ground troops : kara birlikleri
    ground ball : yerden giden top
    burial ground : mezarlık
    breeding ground : üreme alanı
    feeding ground : beslenme alanı
    Daha az gör

    Ground (n) Preposition Kullanımları

    ground for : ...için temel/neden
    above ground : yerin üstünde, havada
    on the ground : yerde
    under the ground : yerin altında
    in the ground : zeminde
    1 Örnek daha
    below ground : yerin altında
    Daha az gör