Redundant [Adjective] İngilizce örnek cümle

Redundant sesli dinle

redundant (adj)

ihtiyaç fazlası

The new technological developments made many employees in the factories around the country redundant.

Yeni teknolojik gelişmeler, ülke çapındaki fabrikalarda çok sayıda çalışanı gereksiz hale getirdi.

lüzumsuz, fazlalık

Bu kelimeler, gereksiz olan şeyleri anlatmak için kullanılabilir.

unnecessary (adj) : gereksiz
redundant (adj) : işsiz, gereksiz
needless (adj) : gereksiz
avoidable (adj) : kaçınılabilir
expendable (adj) : kolay harcanabilir

Bu kelimeler, işi olmayan kişileri anlatmak için kullanılabilir.

unemployed (adj) : işsiz
redundant (adj) : işsiz, gereksiz
jobless (adj) : işsiz
out of work (adj) : işsiz

completely redundant : tamamen gereksiz

compulsorily redundant : zorunlu olarak gereksiz

largely redundant : büyük ölçüde gereksiz

partially redundant : kısmen gereksiz

somewhat redundant : biraz fazlalık

virtually redundant : neredeyse gereksiz

redundant worker : gereksiz işçi

be redundant : gereksiz olmak

become redundant : gereksiz olmak

declare sth redundant : bir şeyi gereksiz ilan etmek

feel redundant : gereksiz hissetmek

make sb redundant : birini işten çıkarmak

make sth redundant : gereksiz olmak/ hâle gelmek

render sth redundant : bir şeyi gereksiz kılmak

seem redundant : gereksiz görünmek