Shattered [Adjective] İngilizce örnek cümle

Shattered sesli dinle

shatter (v)

tuzla buz olmak, kırmak, yok olmak, mahvetmek

Her hopes were shattered when she learned that her boss was biased against her.

Patronunun kendisine karşı ön yargılı olduğunu öğrendiğinde umutları yok oldu.

The vase shattered into pieces.

Vazo paramparça oldu.

glass may shatter : cam parçalanabilir

window may shatter : pencere patlayabilir

windscreen may shatter : ön cam kırılabilir

shatter belief : inancı kırılmak/paramparça olmak

shatter a bone : kemiği paramparça etmek

shatter confidence : güveni kırmak

shatter hope : umudu yok etmek

shatter illusion : illüzyonu bozmak

shatter peace : huzuru bozmak

shatter preconception : önyargıyı kırmak

shatter a skull : kafatasını paramparça etmek

shatter abruptly : aniden parçalanmak

shatter brutally : vahşice paramparça etmek

shatter completely : tamamen paramparçalamak

shatter instantly : anında paramparça etmek

shatter rudely : kaba bir şekilde tuzla buz etmek

shattered (adj)

gücenmiş, incinmiş, param parça olmuş

tükenmiş, bitkin

Bu kelimeler, yorgun anlamında kullanılabilir.

tired (adj) : yorgun, bıkmış
exhausted (adj) : çok yorgun
weary (adj) : yorgun
fatigued (adj) : bitkin
worn (adj) : yıpranmış, yorulmuş
worn out (adj) : yıpranmış, yorgun
pooped (adj) : takati kalmamış
drained (adj) : bitkin
shattered (adj) : perişan olmuş, çok yorgun

absolutely shattered : tamamen parçalanmış

completely shattered : tamamen paramparça

emotionally shattered : duygusal olarak paramparça