Yükleniyor...
remzihoca online dersler

Take ne demek?

Take ne demek? Take ne anlama gelir? Take İngilizce örnek cümle. Take eş anlamlıları.

    take (v)

    almak

    götürmek, kabul etmek

    Take (v) ingilizce örnek cümle

    The nurse has said that you have to take all this medicine to get better.

    Hemşire iyileşmek için tüm bu ilacı alman gerektiğini söyledi.

    Be sure to take all your belongings with you.

    Tüm eşyalarınızı yanınıza aldığınızdan emin olun.

    (süre) almak

    sürmek, gerektirmek, gerekmek

    Take (v) ingilizce örnek cümle

    How long does it take to get to Istanbul by bus?

    İstanbul 'a otobüs ile gitmek ne kadar sürüyor?

    Take (v) Collocations

    boat may take : tekne alabilir
    bowler may take : top atan oyuncu alabilir
    cab may take : taksi alabilir
    cutting may take : aşı dalı alınabilir
    ferry may take : feribot alabilir
    164 Örnek daha
    graft may take : doku nakli kabul edilebilir
    journey may take : yolculuk ... süre sürebilir
    robber may take : soyguncu alabilir
    route may take : rota geçilebilir
    thief may take : hırsız alabilir
    verb may take : fiil alabilir
    walk may take : yürüyüş alabilir
    win may take : zafer korunabilir
    take abuse : istismara uğramak
    take action : harekete geçmek, adım atmak
    take aim : nişan almak
    take antibiotic : antibiyotik almak
    take approach : yaklaşım izlemek/uygulamak
    take aspirin : aspirin almak
    take baby : bebeği almak
    take bait : yemi|zokayı yutmak
    take bath : banyo yapmak
    take a bite : ısırık almak
    take a break : ara vermek
    take a breath : nefes/soluk almak
    take a bribe : rüşvet almak
    take a bus : otobüsle gitmek
    take car : araba almak
    take care : dikkat etmek
    take a castle : bir kaleyi ele geçirmek
    take casualty : zayiat vermek
    take census : nüfus sayımını yapmak
    take chance : şansını denemek
    take charge : sorumluluk üstlenmek, görev almak
    take class : ders almak
    take comfort : teselli bulmak
    take commitment : sorumluluk almak
    take contraceptive : doğum kontrol hapı almak
    take control : kontrolü almak
    take course : seyrinde gitmek/ders almak
    take cover : saklanmak / sığınmak
    take cue : feyzalmak
    take decision : karar almak
    take delivery : teslim almak
    take a dip : (suya) dalıp çıkmak | ani düşüş yaşamak
    take direction : yol izlemek
    take donation : bağış almak
    take dosage : doz almak
    take dose : doz almak
    take drug : ilaç almak
    take effect : etkisini göstermek, yürürlüğe girmek
    take effort : çaba istemek/gerektirmek
    take elevator : asansöre binmek
    take essentials : gereksinimleri almak
    take an exam : sınava girmek
    take examination : sınava girmek
    take exercise : egzersiz yapmak
    take form : biçim, şekil almak
    take guts : cesaret istemek
    take hold : yerleşmek, kök salmak
    take a holiday : tatil yapmak
    take hostage : rehin almak
    take ... hours : ... saat sürmek
    take initiative : inisiyatif kullanmak
    take inspiration : esinlenmek
    take an interest : alaka duymak/göstermek
    take a job : işe girmek
    take a joke : şakayı kaldırmak
    take lead : önderlik etmek
    take leap : sıçramak|hamle yapmak
    take leave : izin kullanmak
    take lesson : ders almak
    take liberty : cürret etmek, cesaretinde bulunmak
    take life : can almak
    take loss : para kaybetmek
    take measure : önlem almak
    take measurement : ölçü almak
    take medication : ilaç almak
    take medicine : ilaç almak
    take ... minutes : ... dakika sürmek
    take month : ay sürmek
    take a lot of nerve : yürek istemek / cesaret gerektirmek
    take a note : not almak
    take notice : farkına varmak
    take an oath : yemin etmek
    take offer : teklif almak
    take order : emir/sipariş almak
    take ownership : sahipliği almak
    take part : yer / rol almak
    take pause : ara vermek
    take perspective : bakış açısı almak
    take photograph : fotoğraf çekmek
    take a pill : hap almak
    take place : meydana gelmek
    take pleasure : zevk almak
    take point of view : bakış açısı benimsemek
    take possession : malı ele geçirmek
    take power : iktidara gelmek/gücü ele almak
    take practice : pratik gerektirmek
    take precaution : önlem almak
    take precedence : önüne geçmek
    take priority : öncelikli olmak
    take prisoner : esir almak
    take profit : kar
    take punishment : ceza almak
    take quiz : küçük sınava girmek
    take rejection : reddedilmek
    take remedy : tedavi olmak, ilaç kullanmak
    take responsibility : sorumluluk almak
    take rest : dinlenmek
    take revenge : intikam almak
    take risk : risk almak
    take road : yoldan gitmek / yolu kullanmak
    take role : rol üstlenmek
    take root : kök salmak
    take route : rota almak
    take sample : örnek almak
    take seat : oturmak
    take ... seconds : ... saniye sürmek
    take shape : şekil almak
    take shelter : sığınmak
    take a shower : duş almak
    take siesta : şekerleme yapmak / kestirmek
    take stage : sahne almak | sahneye çıkmak
    take stairs : merdivenden çıkmak
    take stand : taraf tutmak, görüş benimsemek
    take step : adım atmak
    take stride : adım atmak
    take supplement : takviye almak
    take tablet : hap almak
    take a taxi : taksiyle gitmek
    take test : test olmak
    take throne : tahtı ele geçirmek
    take time : zaman almak
    take tissue : mendil almak
    take a toll : kayba/hasara neden olmak
    take train : trene binmek
    take tram : tramvaya binmek
    take trip : geziye çıkmak
    take turn : şekil almak, başka yön almak
    take vacation : tatile çıkmak
    take view : görüş benimsemek
    take vitamin : vitamin almak
    take vote : oylama yapmak
    take a walk : yürüyüşe çıkmak
    take ... week : ... hafta sürmek
    take a while : biraz vakit almak
    take X-ray : röntgen çekmek
    take year : yıl sürmek
    take seriously : ciddiye almak
    be taken alive : canlı alınmak
    take into consideration : hesaba katmak
    take pride : gurur duymak
    take long : uzun sürmek
    take safety precaution : güvenlik önlemi almak
    baby may take his/her first steps : bebek ilk adımlarını atabilir
    take joint action : birlikte hareket etmek
    take sth from bag : çantadan bir şey almak
    take sth out of bag : çantadan bir şey almak
    take a journey : yolculuğa çıkmak
    take sb to casualty : birini acile götürmek
    take pity : acımak / insaf etmek
    take as an example : ötnek almak
    take objection : itiraz etmek
    take a heavy toll : büyük zarar vermek
    take the Hippocratic oath : Hipokrat yemini etmek
    take example : örnek almak
    take into custody : gözaltına almak
    take a left : sola dönmek
    Daha az gör