Abiding [Adjective] İngilizce örnek cümle

Abiding sesli dinle

abide (v)

çekmek, tahammül etmek, dayanmak

He couldn't abide the thought of being cooped up in an office.

Bir ofise kapatılma düşüncesine katlanamazdı.

oturmak, yaşamak, kalmak

Bu kelimeler; tahammül etmek, dayanmak anlamında kullanılabilir.

bear (v) : tahammül etmek, taşımak, doğurmak
put up with (pv) : katlanmak
tolerate (v) : katlanmak
stomach (v) : tahammül etmek
swallow (v) : yutmak
endure (v) : dayanmak
reconcile oneself to (pv) : kabullenmek
abide (v) : katlanmak, ikamet etmek

Bu kelimeler; bir yerde yaşamak, ikamet etmek anlamında kullanılabilir.

live (v) : yaşamak
stay (v) : kalmak
dwell (v) : ikamet etmek
reside (v) : ikamet etmek
inhabit (v) : yaşamak
abide (v) : katlanmak, ikamet etmek

can't abide : bir şeye / birine katlanamamak

abiding (adj)

sürekli, baki, devamlı, daimi

abiding faith : değişmez inanç

abiding impression : kalıcı izlenim

abiding interest : daimi ilgi

abiding love : kalıcı sevgi

abiding memory : kalıcı anı

abiding passion : kalıcı tutku