Yükleniyor...
remzihoca online dersler

Condition ne demek?

Condition ne demek? Condition ne anlama gelir? Condition İngilizce örnek cümle. Condition eş anlamlıları.

    condition (v)

    koşullandırmak

    koşullamak, şartlandırmak

    bakım yapmak (cilt/saç)

    condition (n)

    durum

    hâl, vaziyet, şart, koşul

    Condition (n) ingilizce örnek cümle

    The house was in terrible condition after the party.

    Partiden sonra ev korkunç durumdaydı.

    Many accidents result from the icy conditions of the road.

    Birçok kaza yolun buzlu koşullarından kaynaklanıyor.

    An athlete must keep in good condition.

    Bir sporcu iyi durumda kalmalıdır.

    rahatsızlık

    hastalık, durum, vaka

    Condition (n) ingilizce örnek cümle

    Arthritis is a painful condition that affects the joints.

    Romatizma, eklemleri etkileyen ağrılı bir rahatsızlıktır.

    şart

    koşul

    Condition (n) ingilizce örnek cümle

    You can go out on condition that you come home by seven.

    Eve yedi ile gelmek şartıyla dışarı çıkabilirsiniz.

    Under the conditions of the agreement, he must vacate the house immediately.

    Sözleşme şartlarına göre evi derhal boşaltması gerekir.

    I don't want to work under those conditions.

    Bu şartlar altında çalışmak istemiyorum.

    If working conditions are right, the newcomers will adapt easily.

    Çalışma koşulları uygunsa, yeni gelenler kolayca uyum sağlar.

    Condition (n) Eş anlamlıları

    Bu kelimeler; şart, koşul anlamında kullanılabilir.
    condition (n) : durum, rahatsızlık, şart
    term (n) : terim, dönem, şart
    requirement (n) : gereklilik
    prerequisite (n) : önşart

    Bu kelimeler; hastalık anlamında kullanılabilir.
    disease (n) : hastalık
    illness (n) : hastalık
    sickness (n) : hastalık, kusma
    ailment (n) : hastalık
    condition (n) : durum, rahatsızlık, şart
    disorder (n) : bozukluk
    complaint (n) : şikayet
    affliction (n) : sıkıntı
    malady (n) : hastalık


    Condition (n) Collocations

    condition may apply : durum geçerli olabilir
    condition may assess : durum değerlendirilebilir
    condition may change : durum değişebilir
    condition may deteriorate : durum kötüleşebilir
    condition may exist : durum mevcut olabilir
    130 Örnek daha
    condition may improve : durum iyileşebilir
    condition may monitor : durum izlenebilir
    condition may persist : durum sürebilir
    condition may prevail : durum hakim olabilir
    condition may worsen : hastalık ilerleyebilir/kötüleşebilir
    accept condition : şartı kabul etmek
    aggravate condition : durumu zorlaştırmak
    alleviate condition : durumu hafifletmek/gidermek
    ameliorate condition : durumu düzeltmek/iyileştirmek
    assess condition : durumu değerlendirmek
    attach condition : kural koymak
    create condition : koşul yaratmak
    diagnose condition : hastalığı teşhis etmek
    evaluate condition : durumu değerlendirmek
    exacerbate condition : alevlenme durumu
    have condition : şartlı olmak
    impose condition : koşul öne sürmek, kural koymak
    improve condition : şartı iyileştirmek
    meet condition : şartları karşılamak
    observe condition : kurala uymak, hastalığı/durumu gözlemlemek
    obstruct condition : koşulu engellemek
    satisfy condition : şartları karşılamak
    set condition : koşul öne sürmek
    simulate condition : durumu simüle etmek
    specify condition : koşulu belirt
    treat condition : rahatsızlığı tedavi etmek
    worsen condition : kötü durum
    adverse condition : olumsuz (ters) durum
    ambient condition : ortam durumu
    appalling condition : berbat durum
    atmospheric condition : atmosferik durum
    awful condition : berbat durum
    bad condition : kötü / fena durum
    benign condition : zararsız durum
    changing condition : değişen şart
    climatic condition : iklim koşulları
    critical condition : kritik durum
    dangerous condition : tehlikeli durum
    debilitating condition : güçten düşüren hastalık
    degenerative condition : dejeneratif durum
    deplorable condition : içler acısı durum
    difficult condition : zor şart
    disabling condition : koşulsuz koşul
    good condition : iyi durumda
    harsh condition : sert koşul
    hazardous condition : tehlikeli koşul/şart
    human condition : insanlık hali
    humid condition : nemli koşul
    ideal condition : ideal koşul/durum
    immaculate condition : kusursuz şartlar
    inhumane condition : insanlık dışı durum
    life-threatening condition : yaşamı tehdit eden durum/rahatsızlık
    living conditions : yaşam koşulları
    medical condition : tıbbi rahatsızlık
    mental condition : zihinsel rahatsızlık
    meteorological condition : meteorolojik durum
    necessary condition : gerekli kondisyon
    normal conditions : normal şartlar
    optimum condition : optimum durum
    original condition : orijinal durum
    pathological condition : patolojik durum
    peak condition : tepe koşulu
    perfect condition : mükemmel durum
    physical condition : fiziksel durum
    political condition : siyasi durum
    poor condition : kötü durum
    pre-existing condition : daha önce var olan durum
    prevailing condition : hakim durum
    pristine condition : bozulmamış durum
    psychiatric condition : psikiyatrik rahatsızlık
    rare condition : nadir durum
    reasonable condition : makul koşul
    sanitary condition : hijyenik koşul
    serious condition : ciddi durum
    severe condition : şiddetli durum
    social condition : sosyal durum
    special condition : özel koşul
    squalid condition : sefil durum
    stable condition : stabil durum
    stressful condition : stresli durum
    strict condition : katı hal
    sufficient condition : yeterli koşul/şart
    terrible condition : korkunç durum/koşul
    treacherous condition : hain durum
    unfavourable condition : elverişsiz koşul
    unsafe condition : güvensiz şart
    unsanitary condition : sağlıksız durum
    warm condition : sıcak durum
    working conditions : çalışma şartları
    dry condition : kuru koşul
    driving condition : sürüş koşulu
    extreme condition : olumsuz/aşırı şart
    dreadful condition : berbat durum
    economic conditions : ekonomik koşullar
    excellent condition : mükemmel durum
    favourable condition : elverişli koşul
    experimental conditions : deneysel koşullar
    environmental condition : çevresel durum
    unhygienic condition : hijyenik olmayan durum
    chronic condition : kronik durum
    controlled condition : kontrollü durum
    weakened condition : zayıflamış/zayıflatılmış sağlık durumu
    treatable condition : tedavi edilebilir durum
    operating condition : operasyon durumu
    freak condition : ucube koşulu
    optimal condition : uygun koşul
    set out condition : koşulu belirlemek
    appropriate condition : uygun koşul
    natural conditions : doğa koşulları
    abide by condition : şarta uymak
    agree to condition : koşulu kabul etmek
    comply with condition : şartlara uymak
    lay down condition : şart koşmak
    live in ... condition : ... şartlarda yaşamak
    genetic condition : genetik rahatsızlık
    weather condition : hava durumu
    financial condition : mali durum
    extreme weather conditions : zor hava koşulları
    essential condition : temel/gerekli şart
    abominable conditions : iğrenç koşullar
    conditions of accession : katılım şartları
    drought conditions : kuraklık şartları
    blizzard conditions : kar fırtınası koşulları
    suffer from a condition : bir hastalıktan muzdarip olmak
    chest condition : göğüs hastalığı
    bail conditions : kefalet koşulları
    lung condition : akciğer hastalığı
    desert conditions : çöl şartları
    skin condition : cilt hastalığı
    heart condition : kalp hastalığı
    Daha az gör

    Condition (n) Preposition Kullanımları

    under the conditions of : koşulu altında
    out of condition : hamlamış, kondisyonsuz
    on condition that : …mesi şartıyla
    under ... conditions : ... şartlar altında
    condition for : ...için koşul, şart
    1 Örnek daha
    in ... condition : ... durumda/koşulda
    Daha az gör

    Condition ile Bağlantılı Kelimeler