Yükleniyor...
remzihoca online dersler

Bad ne demek?

Bad ne demek? Bad ne anlama gelir? Bad İngilizce örnek cümle. Bad eş anlamlıları.

    bad (adv)

    çok

    ciddi derecede, fena halde
    bad (adj)

    kötü

    ciddi, fena, nahoş, çirkin, berbat, bozuk

    Bad (adj) Eş anlamlıları

    Bu kelimeler; sizi rahatsız hissettiren, size sıkıntı yaratan şeyleri anlatırken kullanılabilir.
    bad (adj) : kötü
    nasty (adj) : nahoş, kaba
    unpleasant (adj) : nahoş
    grim (adj) : dehşet verici, iç karartıcı
    lousy (adj) : kötü
    wretched (adj) : perişan, Allah'ın belası, rahatsız
    ghastly (adj) : dehşet verici

    Bu kelimeler, birine karşı kötü, kaba sözler kullanan aşağılayan anlamında kullanılabilir.
    offensive (adj) : onur kırıcı, saldırgan
    abusive (adj) : istismarcı
    filthy (adj) : çok pis, açık saçık
    rude (adj) : kaba
    coarse (adj) : kaba
    foul (adj) : iğrenç, kaba saba (konuşma)
    bad (adj) : kötü
    insulting (adj) : aşağılayıcı
    degrading (adj) : aşağılayıcı/aşağılayan
    scathing (adj) : iğneleyici


    Bad (adj) Collocations

    appallingly bad : dehşete düşürecek kadar kötü
    incredibly bad : inanılmaz derecede kötü
    inherently bad : doğal olarak kötü / sağlıksız
    notoriously bad : tanınan kötü
    particularly bad : özellikle / çok kötü
    226 Örnek daha
    terribly bad : son derece kötü
    truly bad : gerçekten kötü
    embarrassingly bad : utanç verici derecede kötü
    equally bad : eşit derecede kötü
    especially bad : özellikle / çok kötü
    extremely bad : son derece kötü
    fairly bad : oldukça kötü
    bad enough : yeterince kötü
    laughably bad : gülünç derecede kötü
    unbelievably bad : inanılmaz derecede kötü
    bad accident : kötü kaza
    bad acne : kötü / şiddetli akne
    bad acting : kötü oyunculuk
    bad advice : kötü tavsiye
    bad allergy : şiddetli alerji
    bad analogy : kötü benzeşim
    bad ankle : incinmiş ayak bileği
    bad arm : kötü durumdaki kol
    bad attack : şiddetli nöbet
    bad attitude : kötü tutum
    bad back : sırt ağrısı
    bad ball : kötü vuruş/atış
    bad behaviour : kötü / uygunsuz davranış
    bad bet : kötü bahis
    bad bout : şiddetli nöbet
    bad boy : yaramaz çocuk
    bad breakup : kötü ayrılık
    bad breath : ağız kokusu
    bad business : kötü iş
    bad case : kötü / ciddi vaka
    bad cause : kötü sebep
    bad character : kötü karakter
    bad cheque : sahte / karşılıksız çek
    bad chill : kötü / şiddetli üşütme
    bad choice : kötü seçim
    bad cholesterol : kötü kolesterol
    bad circulation : zayıf dolaşım
    bad cold : ciddi / şiddetli soğuk algınlığı
    bad concussion : ciddi beyin sarsıntısı
    bad condition : kötü / fena durum
    bad conductor : zayıf iletken
    bad conscience : vicdan azabı
    bad consequence : kötü / olumsuz sonuç
    bad cough : kötü öksürük
    bad cramp : ciddi / şiddetli kramp
    bad cut : ciddi / derin kesik
    bad day : kötü gün
    bad deal : haksız muamele
    bad debt : ödenemeyecek borç
    bad decision : kötü karar
    bad deed : kötü iş
    bad diet : kötü / sağlıksız beslenme
    bad dog : yaramaz köpek
    bad dream : kötü rüya
    bad driver : kötü / hatalı sürücü
    bad driving : kötü / hatalı sürüş
    bad economy : kötü ekonomi
    bad egg : çürük yumurta
    bad end : kötü son
    bad ending : kötü son
    bad etiquette : kötü / uygunsuz görgü kuralları
    bad example : kötü örnek
    bad excuse : kötü mazeret
    bad experience : kötü deneyim
    bad eyesight : kötü / bozuk görme
    bad fairy : kötü peri
    bad faith : kötü niyet
    bad fall : kötü düşüş
    bad father : kötü baba
    bad feeling : kötü his | kırgınlık
    bad film : kötü film
    bad fit : yanlış uyum, tam oturmamışlık
    bad flu : ciddi / ağır grip
    bad food : sağlıksız yiyecek
    bad fortune : kötü talih, bahtsızlık
    bad grade : kötü not
    bad grammar : kötü / yanlış dil bilgisi
    bad guy : kötü adam
    bad habit : kötü alışkanlık
    bad haircut : kötü saç tıraşı
    bad hand : kötü el (kart oyununda)
    bad handwriting : kötü el yazısı
    bad harvest : kötü / yetersiz hasat
    bad headache : şiddetli baş ağrısı
    bad health : sağlıksız olma / sağlığı bozuk
    bad hearing : zayıf / az işitme
    bad heart : kalp rahatsızlığı / sorunu
    bad hip : kalça sorunu
    bad housekeeping : kötü ev idaresi
    bad housing : kalitesiz konut
    bad idea : kötü fikir
    bad imitation : kötü taklit
    bad impression : kötü izlenim
    bad incident : kötü olay
    bad influence : kötü / olumsuz etki
    bad injury : ciddi yaralanma
    bad insult : kötü hakaret
    bad intelligence : hatalı bilgi
    bad intention : kötü niyet
    bad investment : kötü yatırım
    bad job : kötü iş
    bad joke : kötü şaka
    bad judge : doğru uygulanmayan yargı
    bad kind : kötü çeşit
    bad knee : diz sorunu
    bad language : küfürlü konuşma
    bad leg : incinmiş bacak
    bad liar : kötü yalancı
    bad light : yetersiz / az ışık
    bad lighting : yetersiz / az aydınlatma
    bad link : bozuk link
    bad loan : geri ödenemeyen kredi
    bad loser : kaybedince sinirlenen kimse
    bad luck : kötü şans
    bad man : kötü adam
    bad management : kötü yönetim
    bad manner : hoş olmayan davranış
    bad mark : düşük puan
    bad meat : sağlıksız et
    bad memory : kötü anı / hafıza
    bad mistake : ciddi / berbat hata
    bad moment : kötü an
    bad mood : kötü ruh hali
    bad mother : kötü anne
    bad move : kötü hareket / hamle
    bad movie : kötü film
    bad name : kötü nam
    bad neighbourhood : kötü / tehlikeli mahalle
    bad nerves : bozuk asap
    bad news : kötü / üzücü haber
    bad night : kötü gece
    bad omen : kötü işaret
    bad outcome : kötü sonuç
    bad parent : kötü ebeveyn
    bad patch : kötü / zor zaman
    bad people : kötü insanlar
    bad performance : kötü performans
    bad person : kötü kişi
    bad play : kötü oyun (spor)
    bad poetry : kötü şiir
    bad point : kötü / yetersiz nitelik
    bad posture : kötü duruş
    bad precedent : kötü / berbat örnek
    bad presentation : kötü sunum
    bad pronunciation : kötü / hatalı telaffuz
    bad publicity : kötü tanıtım
    bad reaction : kötü tepki
    bad reception : kötü karşılama
    bad recession : ciddi durgunluk
    bad record : kötü / hatalı kayıt
    bad reference : kötü referans/mektup
    bad report : hatalı rapor
    bad reputation : kötü şöhret
    bad review : kötü yorum
    bad risk : ciddi risk
    bad road : kötü yol
    bad run : kötü başarısızlık
    bad science : sağlıksız / hatalı bilim
    bad score : kötü puan
    bad seed : kötü tohum/evlat/kaynak
    bad sense : kötü his
    bad service : kötü hizmet
    bad shape : kötü durum
    bad shot : kötü atış
    bad side effect : ciddi yan etki
    bad sign : kötü işaret
    bad smell : kötü koku
    bad soul : kötü ruh
    bad spell : kötü dönem
    bad squint : ciddi şaşılık
    bad stammer : kekeleme sorunu
    bad start : kötü başlangıç
    bad state : kötü durum
    bad storm : kötü fırtına
    bad strain : kötü / ciddi incinme
    bad strategy : kötü strateji
    bad stutter : kekeleme sorunu
    bad swear word : çirkin küfür
    bad tackle : kötü hamle
    bad taste : kötü tat
    bad teacher : kötü öğretmen
    bad temper : huysuzluk
    bad thing : kötü şey
    bad thought : kötü düşünce
    bad throat : boğaz ağrısı
    bad time : kötü zaman
    bad timing : kötü zamanlama
    bad tooth : ağrılı / çürük diş
    bad traffic : kötü trafik
    bad translation : kötü çeviri
    bad trouble : kötü sorun
    bad weather : kötü hava
    bad winter : kötü / şiddetli kış
    bad word : çirkin kelime
    bad workmanship : kötü işçilik
    bad writing : kötü yazı
    bad year : kötü yıl
    feel bad : kötü hissetmek
    get bad : kötüleşmek
    go bad : bozulmak, çürümek
    look bad : kötü gözükmek
    smell bad : kötü kokmak
    sound bad : kulağa kötü gibi gelmek
    taste bad : tadı kötü olmak
    turn bad : bozulmak
    still worse : hala daha kötü
    rather worse : çok daha kötü
    even worse : çok daha kötü
    almost worse : neredeyse daha kötü
    a bad buy : kârsız alışveriş
    bad blood : husumet / düşmanlık
    bad form : kaba / uygunsuz davranış
    a bad mixer : asosyal / çekingen kimse
    be bad news : bela olmak / iyi gelmemek
    bad payer : zamanında ödemeyen kimse
    have bad pick-up : çabuk hızlanmamak (araç)
    relatively bad : nispeten kötü
    a bad sailor : deniz tutan bir kimse
    bad speller : kötü heceleyen kimse
    bad timekeeper : vaktinde gelmeyen kimse
    bad tipper : hiç bahşiş vermeyen müşteri
    do a bad job : kötü iş çıkarmak
    make a bad job of : kötü iş çıkarmak
    a bad turn : kötülük
    do a bad turn : kötülük yapmak
    bad hair day : kötü saç günü
    Daha az gör

    Bad (adj) Preposition Kullanımları

    bad for : ... için kötü
    bad blood between : ... arasında husumet
    bad about : ... konusunda kötü
    bad feeling between : ... arasında kırgınlık, kızgınlık
    in bad repair : kötü durumda
    2 Örnek daha
    in a bad temper : öfkeli, huysuz
    bad at : …konuda kötü
    Daha az gör

    Bad ile Bağlantılı Kelimeler