terribly bad
:
son derece kötü
truly bad
:
gerçekten kötü
embarrassingly bad
:
utanç verici derecede kötü
equally bad
:
eşit derecede kötü
especially bad
:
özellikle / çok kötü
extremely bad
:
son derece kötü
fairly bad
:
oldukça kötü
bad enough
:
yeterince kötü
laughably bad
:
gülünç derecede kötü
unbelievably bad
:
inanılmaz derecede kötü
bad accident
:
kötü kaza
bad acne
:
kötü / şiddetli akne
bad acting
:
kötü oyunculuk
bad advice
:
kötü tavsiye
bad allergy
:
şiddetli alerji
bad analogy
:
kötü benzeşim
bad ankle
:
incinmiş ayak bileği
bad arm
:
kötü durumdaki kol
bad attack
:
şiddetli nöbet
bad attitude
:
kötü tutum
bad back
:
sırt ağrısı
bad ball
:
kötü vuruş/atış
bad behaviour
:
kötü / uygunsuz davranış
bad bet
:
kötü bahis
bad bout
:
şiddetli nöbet
bad boy
:
yaramaz çocuk
bad breakup
:
kötü ayrılık
bad breath
:
ağız kokusu
bad business
:
kötü iş
bad case
:
kötü / ciddi vaka
bad cause
:
kötü sebep
bad character
:
kötü karakter
bad cheque
:
sahte / karşılıksız çek
bad chill
:
kötü / şiddetli üşütme
bad choice
:
kötü seçim
bad cholesterol
:
kötü kolesterol
bad circulation
:
zayıf dolaşım
bad cold
:
ciddi / şiddetli soğuk algınlığı
bad concussion
:
ciddi beyin sarsıntısı
bad condition
:
kötü / fena durum
bad conductor
:
zayıf iletken
bad conscience
:
vicdan azabı
bad consequence
:
kötü / olumsuz sonuç
bad cough
:
kötü öksürük
bad cramp
:
ciddi / şiddetli kramp
bad cut
:
ciddi / derin kesik
bad day
:
kötü gün
bad deal
:
haksız muamele
bad debt
:
ödenemeyecek borç
bad decision
:
kötü karar
bad deed
:
kötü iş
bad diet
:
kötü / sağlıksız beslenme
bad dog
:
yaramaz köpek
bad dream
:
kötü rüya
bad driver
:
kötü / hatalı sürücü
bad driving
:
kötü / hatalı sürüş
bad economy
:
kötü ekonomi
bad egg
:
çürük yumurta
bad end
:
kötü son
bad ending
:
kötü son
bad etiquette
:
kötü / uygunsuz görgü kuralları
bad example
:
kötü örnek
bad excuse
:
kötü mazeret
bad experience
:
kötü deneyim
bad eyesight
:
kötü / bozuk görme
bad fairy
:
kötü peri
bad faith
:
kötü niyet
bad fall
:
kötü düşüş
bad father
:
kötü baba
bad feeling
:
kötü his | kırgınlık
bad film
:
kötü film
bad fit
:
yanlış uyum, tam oturmamışlık
bad flu
:
ciddi / ağır grip
bad food
:
sağlıksız yiyecek
bad fortune
:
kötü talih, bahtsızlık
bad grade
:
kötü not
bad grammar
:
kötü / yanlış dil bilgisi
bad guy
:
kötü adam
bad habit
:
kötü alışkanlık
bad haircut
:
kötü saç tıraşı
bad hand
:
kötü el (kart oyununda)
bad handwriting
:
kötü el yazısı
bad harvest
:
kötü / yetersiz hasat
bad headache
:
şiddetli baş ağrısı
bad health
:
sağlıksız olma / sağlığı bozuk
bad hearing
:
zayıf / az işitme
bad heart
:
kalp rahatsızlığı / sorunu
bad hip
:
kalça sorunu
bad housekeeping
:
kötü ev idaresi
bad housing
:
kalitesiz konut
bad idea
:
kötü fikir
bad imitation
:
kötü taklit
bad impression
:
kötü izlenim
bad incident
:
kötü olay
bad influence
:
kötü / olumsuz etki
bad injury
:
ciddi yaralanma
bad insult
:
kötü hakaret
bad intelligence
:
hatalı bilgi
bad intention
:
kötü niyet
bad investment
:
kötü yatırım
bad job
:
kötü iş
bad joke
:
kötü şaka
bad judge
:
doğru uygulanmayan yargı
bad kind
:
kötü çeşit
bad knee
:
diz sorunu
bad language
:
küfürlü konuşma
bad leg
:
incinmiş bacak
bad liar
:
kötü yalancı
bad light
:
yetersiz / az ışık
bad lighting
:
yetersiz / az aydınlatma
bad link
:
bozuk link
bad loan
:
geri ödenemeyen kredi
bad loser
:
kaybedince sinirlenen kimse
bad luck
:
kötü şans
bad man
:
kötü adam
bad management
:
kötü yönetim
bad manner
:
hoş olmayan davranış
bad mark
:
düşük puan
bad meat
:
sağlıksız et
bad memory
:
kötü anı / hafıza
bad mistake
:
ciddi / berbat hata
bad moment
:
kötü an
bad mood
:
kötü ruh hali
bad mother
:
kötü anne
bad move
:
kötü hareket / hamle
bad movie
:
kötü film
bad name
:
kötü nam
bad neighbourhood
:
kötü / tehlikeli mahalle
bad nerves
:
bozuk asap
bad news
:
kötü / üzücü haber
bad night
:
kötü gece
bad omen
:
kötü işaret
bad outcome
:
kötü sonuç
bad parent
:
kötü ebeveyn
bad patch
:
kötü / zor zaman
bad people
:
kötü insanlar
bad performance
:
kötü performans
bad person
:
kötü kişi
bad play
:
kötü oyun (spor)
bad poetry
:
kötü şiir
bad point
:
kötü / yetersiz nitelik
bad posture
:
kötü duruş
bad precedent
:
kötü / berbat örnek
bad presentation
:
kötü sunum
bad pronunciation
:
kötü / hatalı telaffuz
bad publicity
:
kötü tanıtım
bad reaction
:
kötü tepki
bad reception
:
kötü karşılama
bad recession
:
ciddi durgunluk
bad record
:
kötü / hatalı kayıt
bad reference
:
kötü referans/mektup
bad report
:
hatalı rapor
bad reputation
:
kötü şöhret
bad review
:
kötü yorum
bad risk
:
ciddi risk
bad road
:
kötü yol
bad run
:
kötü başarısızlık
bad science
:
sağlıksız / hatalı bilim
bad score
:
kötü puan
bad seed
:
kötü tohum/evlat/kaynak
bad sense
:
kötü his
bad service
:
kötü hizmet
bad shape
:
kötü durum
bad shot
:
kötü atış
bad side effect
:
ciddi yan etki
bad sign
:
kötü işaret
bad smell
:
kötü koku
bad soul
:
kötü ruh
bad spell
:
kötü dönem
bad squint
:
ciddi şaşılık
bad stammer
:
kekeleme sorunu
bad start
:
kötü başlangıç
bad state
:
kötü durum
bad storm
:
kötü fırtına
bad strain
:
kötü / ciddi incinme
bad strategy
:
kötü strateji
bad stutter
:
kekeleme sorunu
bad swear word
:
çirkin küfür
bad tackle
:
kötü hamle
bad taste
:
kötü tat
bad teacher
:
kötü öğretmen
bad temper
:
huysuzluk
bad thing
:
kötü şey
bad thought
:
kötü düşünce
bad throat
:
boğaz ağrısı
bad time
:
kötü zaman
bad timing
:
kötü zamanlama
bad tooth
:
ağrılı / çürük diş
bad traffic
:
kötü trafik
bad translation
:
kötü çeviri
bad trouble
:
kötü sorun
bad weather
:
kötü hava
bad winter
:
kötü / şiddetli kış
bad word
:
çirkin kelime
bad workmanship
:
kötü işçilik
bad writing
:
kötü yazı
bad year
:
kötü yıl
feel bad
:
kötü hissetmek
get bad
:
kötüleşmek
go bad
:
bozulmak, çürümek
look bad
:
kötü gözükmek
smell bad
:
kötü kokmak
sound bad
:
kulağa kötü gibi gelmek
taste bad
:
tadı kötü olmak
turn bad
:
bozulmak
still worse
:
hala daha kötü
rather worse
:
çok daha kötü
even worse
:
çok daha kötü
almost worse
:
neredeyse daha kötü
a bad buy
:
kârsız alışveriş
bad blood
:
husumet / düşmanlık
bad form
:
kaba / uygunsuz davranış
a bad mixer
:
asosyal / çekingen kimse
be bad news
:
bela olmak / iyi gelmemek
bad payer
:
zamanında ödemeyen kimse
have bad pick-up
:
çabuk hızlanmamak (araç)
relatively bad
:
nispeten kötü
a bad sailor
:
deniz tutan bir kimse
bad speller
:
kötü heceleyen kimse
bad timekeeper
:
vaktinde gelmeyen kimse
bad tipper
:
hiç bahşiş vermeyen müşteri
do a bad job
:
kötü iş çıkarmak
make a bad job of
:
kötü iş çıkarmak
a bad turn
:
kötülük
do a bad turn
:
kötülük yapmak
bad hair day
:
kötü saç günü
Daha az gör